Hatırlarsanız Şener Şen'in oynadığı bi Vecihi karakteri vardı hani. Filmin adı, yanlış hatırlamıyorsam, 'Gülen Gözler' olmalı. Hala hatırlamadıysanız size biraz daha yardımcı olayım. Vecihi, filmde Münir Özkul'un oynadığı karakterin kızını istiyordu ve evine uçakla giriyordu. Filmi izleyenler hatırlamış olmalı. Hatta durun resim de koyayım.
Artık hatırlamışsınızdır. Neyse biz gelelim asıl Vecihi'ye. Vecihi Hürkuş, gerçek bir halk kahramanıdır arkadaşlar. Neden mi? Anlatıyorum. Yıl 1925. Türkiye Cumhuriyeti'nde uçak yapıldı uçak. Üstelik Almanların bu adamın önünü kapamak için 'gelin biz yapalım uçaklarınızı' demelerine rağmen bi marangozhanede yaptı uçağı bizim halk kahramanı Vecihi. Düşünsenize o yıllarda yapılan bi uçağımız var. İlk Türk uçağı dünya semalarına yaklaşık 90 yıl önce çıkmış. Şimdi ise uçak yapamıyoruz. Ağlasam mı gülsem mi ne yapsam bilemiyorum doğrusu.
Hepsini geçelim. Hani zor da olsa bi uçak yaptık o da tamam. Eee peki kim uçuracaktı ya bu tayyareyi? Hee gelelim o konuya. Vecihi Hürkuş, yaptığı uçağı uçurmak için o zamanki Tayyare Cemiyeti'ne gidiyor Ankara'ya ve uçuş izni almak istiyor. Tabi hemen 'bu uçağı kim uçaracak, bunu uçurabilecek biri yok ki' cevabını alıyor haliyle. Hadi burayı anladık gayet doğal bi cevap. Peki ya sonrasında cemiyettekilerin Vecihi ile dalga geçip 'hadi sıkıyorsa uç da iki tur at gel bakalım' demelerine kaç puan veriyorsunuz? Halk kahramanı olmak öyle kolay değil yani sonuçta. Adamın umrunda dahi olmuyor bu sözler ve çıkıp uçağı uçuruyor, iki tur atıp geliyor. Ama verirler mi hiç uçuş iznini? Tabi ki de vermezler. Bunun üzerine uçağı söküp trenle Çekoslavakya'ya götürüyor. Orada tekrar uçağı monte ediyor ve 3 sene kalıyor. (O sırada Çekoslavakyalılar uçağı birebir kopyalıyor.) 3 sene sonunda ise uçuş izni alarak uçağıyla Türkiye'ye dönüyor. Tüm bunları tek başına yapıyor bu arada. Yanında herhangi biri yok. Azim mi desem kararlılık mı desem başka bir şey mi desem bilemiyorum açıkçası.
Her şey bunlarla sınırlı değil tabi. Türkiye Cumhuriyeti belki Hürkuş Eğitim Uçağı'nı yaparak onu onore etti;ama bence hala onun hakkı geri gelmedi. Neden mi? Anlatıyorum. 1.Dünya Savaşı'nda Alman ve Rus uçakları savaşıyorlar. Bunun üzerine Vecihi Hürkuş, Almanların yanına giderek savaşmak istediğini söylüyor. Bu isteği kabul görmüyor haliyle çünkü 'biz kendi uçağımızı veremeyiz' diyorlar. Olay en üst noktalara gidiyor ta Enver Paşa'ya kadar. Enver Paşa da Vecihi'yi yanına çağırıyor ve soruyor:
-Uçurabilir misin?
-Evet.
-İyi o halde uçur bakalım. Bu sözlerden sonra Almanlar, çıldırıyorlar tabi, istemiyorlar sonuçta. (Buradan sonra anlatacaklarımı Vecihi Hürkuş o zamanlarda kendi el yazısıyla yazarak anlatmış.) O gece Almanlar uçağın içindeki bazı yerleri bozuyorlar. Ertesi gün Vecihi Hürkuş binip uçuyor ve biraz sonra uçak düşüyor. Neyse ki adam kurtuluyor kazadan ve hemen uçağı incelemeye alıyorlar. Sonra anlaşılıyor ki uçağın parçalarıyla oynanmış. Sonrasında ne oluyor diyecek olursanız söyleyeyim. Alman ve Türk subaylar birbirlerine giriyorlar.Bir sonraki gün ise Türk subayları Alman uçaklarına el koyuyor. El koyulan bu uçaklarla Vecihi ve birkaç arkadaşı Rus uçaklarına karşı savaşa çıkıyorlar. Savaşta ne oluyor biliyor musunuz? Bildiğinizi sanmıyorum. Vecihi Hürkuş, bir Rus uçağını vurarak düşürüyor. En önemli nokta ise dünya savaş tarihinde ilk savaş uçağını düşüren adamdır kendisi. Tarih neden bunu yazmıyor sizce? Onu da ben söyleyeyim, Türk olduğu için.
Anlatmadığım daha başka şeyleri de var aslında ama hem yazımı uzatmak istemediğimden hem de her şeyi devletten beklememek gerektiğine inandığımdan anlatmıyorum. Size şu kadarını söyleyeyim. Elimde olsa bütün uçak fakültelerinin önüne 'işte sizin idolünüz bu' dercesine bu adamın heykelini dikerdim. Bu arada işte asıl Vecihi ve ona verdiğimiz değer:
R.B
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder